Çocukların saf ve masum dünyaları, kirli zihniyetlerin altında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Günümüz dünyasında, çocukların temiz yüreklerine ve ruhlarına dokunan birçok olumsuz etken var. Halbuki çocuklar sadece oyun oynamayı, dünyayı masum bir gözle keşfetmeyi, sevgi ve dostlukla büyümeyi hak ediyorlar. 

Çocuklar, hayatın en saf ve en masum varlıklarıdır. Onların gözlerinde dünya, henüz kirlenmemiş, temiz ve sonsuz bir iyilikle doludur. Bir çocuğun dünyaya bakışı, biz yetişkinlerin kaybettiği o saf güzelliği hatırlatır bize. Ancak modern dünyanın acımasız gerçekleri, bu masumiyeti tehdit etmekte. Oysa çocuklar, sadece koşulsuz sevgiyle büyütülmeyi, hayal dünyalarını serbestçe keşfetmeyi ve oyunlarla öğrenmeyi hak ederler. Bu masum dünyayı korumak, onların elinden kayıp gitmesine engel olmak hepimizin en büyük sorumluluğu olmalıdır.
"Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne…" diyor şair. Nâzım Hikmet'in bu dizeleri, aslında sadece bir çağrı değil, aynı zamanda bir uyanışa davet. Çocuklara, gerçek dünyayı, kirlenmemiş, adil ve dostluk dolu bir dünya olarak sunmak zorundayız. Onlar dünyaya gözlerini açtıklarında, karşılarında kavga, rekabet ve hırs görmemeliler. Çocuklara ait bir dünya, tıpkı şiirdeki gibi, yıldızların arasında türküler söyleyerek büyüyecekleri bir dünya olmalı.
Çocuklar, büyüklerin göremediği güzellikleri fark edebilecek kadar temiz ve sezgisel varlıklardır. Bir elma gibi saf, bir ekmek somunu kadar sıcak ve dostça büyüme hakları var. Ancak bugün, onların ellerine verilen sadece bir balon değil, çoğu zaman yetişkinlerin kirli dünyaları oluyor. O dünyada çocuklar, baskı, hırs ve yozlaşmış değerlerle karşı karşıya kalıyor. Halbuki onlar, büyüklerin yetişemediği yerlere ellerini uzatabilecek kadar özgür olmalılar.
Çocuklar dünyayı elinden aldıklarında, tıpkı şairin dediği gibi, ölümsüz ağaçlar dikecekler. O ağaçlar; barışı, kardeşliği ve sevgiyi temsil edecek. Onların inşa edeceği dünya, bugünkü gibi tüketime, sömürüye ve çıkar çatışmalarına dayalı bir dünya olmayacak. Çocuklar büyüyüp dünyayı devraldığında, bizlerin anlamakta zorlandığı dostluğu ve paylaşmayı yaşayacaklar. O yüzden, kirli ellerimizi ve zihniyetlerimizi onların üzerinden çekmeliyiz.
Onlar sadece çocuk… Masum, saf, yarını şekillendirecek olan çocuklar. Her şeyin en iyisini hak ediyorlar; en çok da kirlenmemiş, saf bir dünya. Eğer bir gün dünyayı gerçekten onlara verirsek, o dünyayı adalet, sevgi ve barışla dolduracaklarına inanalım. Yeter ki bizler onlara yük olmaktan vazgeçelim. Onları şekillendiren, geleceği karartan değil; onlara rehber olan, ışık tutan bireyler olalım.
Unutmayalım, yarın onlar dünyayı alacak ellerimizden ve bizim bıraktığımız izleri takip edecekler. Hangi izlerin peşinden gitmelerini istiyoruz? Çocukların masumiyetini korumak, onları sevgiden ve insanlıktan uzaklaştırmamak bizim en büyük sorumluluğumuz.

Çocuklar, yarının umudu, geleceğin mimarlarıdır. Onların masum dünyalarını kirli ellerden koruyabilirsek, gelecek de o kadar parlak ve umut dolu olacaktır. Çocuklara bırakacağımız dünya, sevgi, barış ve adalet üzerine kurulmalı. Yetişkinlerin onlara yüklediği gereksiz yüklerden arındırılmış, saf ve temiz bir dünya olmalı bu. Şairin dediği gibi, dünyayı bir günlüğüne onlara verebilsek, belki de sonsuza kadar barış ve kardeşlik içinde yaşarız. Yeter ki, biz büyükler o güzel dünyayı kirletmemeyi öğrenelim. Unutmayalım, onların ellerine bırakacağımız dünya, bizim bıraktığımız izlerle şekillenecek.