Geçmiş yılların köy yaşamında, nenelerimizin ve annelerimizin ellerinde sıkça gördüğümüz kirmeni konu alacağız. Bugün kirmenin ne olduğunu ve onunla elde edilen manevi değerleri anlatmaya çalışsak, buna zaman yetmez. Ancak, geçmişin bu değerli aracı olan kirmenin köy yaşamında nasıl bir yer tuttuğunu ve bize kazandırdığı değerleri hatırlamakta fayda var.

Nenelerimizin ve annelerimizin ellerinde kirmenle şekillendirilen yün, önce yumak haline getirilir, ardından göz nuruyla şekil verilen örgülerle kışın soğuklarından koruyan eldiven, çorap, fanila gibi vazgeçilmez giyecekler haline getirilirdi. Tezgahlarda dokunan yünler, evin sergisi için halı, duvarların süsü için kilim ve seccade olarak evlerin başköşesini süslerdi. Kısacası, köy yaşamında dokuma türü her şeyin temelinde, kirmenle eğrilen yün ön plana çıkardı.

Günümüzde değersizleşen ve kullanılmamaya başlayan yün, geçmişte hayatın her alanında en büyük değere sahipti. Köyde, çayırlık denilen yeşil alanlarda ve gölge duvar diplerinde toplanan kadınlar, ellerinde kirmenle yün eğirirken, aralarındaki sohbeti de eksik etmezlerdi. Kuzu otlatmaya giden kadınların da ellerinden kirmen düşmezdi. Yün eğirirken geçen zaman, sadece bir iş olarak değil, aynı zamanda bir sosyalleşme ve dayanışma zamanıydı.

Koyunlardan elde edilen yün, yıkanıp temizlenip kurutulduktan sonra, kadınlar o yılki iplik ihtiyacına göre bu yünleri ip haline getirirlerdi. İplik haline getirilen yünlerden halı, heybe ve çeşitli dokuma ürünleri yapılırdı. Kullanılacak halının desenindeki renklere göre ipler boyanır, bazen şehirde boyatılır, bazen de evde doğal boyalarla renklendirilirdi. Bu iplerden, kışın soğuklarından korunmak için çorap, patik, kazak ve eldivenler örülürdü.

Köy evlerinde kullanılan halılar, kilimler, heybeler ve hatta duvar yastıkları, kirmenle ip haline getirilen yünlerden yapılırdı. Ancak, yeni nesil bu değerli aracı artık sadece resimlerde görebiliyor. Modernleşme ve teknolojinin ilerlemesiyle birlikte kirmen ve onunla yapılan işler ne yazık ki unutulup gitti. İlginçtir ki, kirmen, tarih öncesi çağlardan bu yana şekil olarak hiç değişmemiştir.

Kirmen Nasıl Eğrilir?

Kirmen eğiren kişi, yünleri koluna dolayarak yünün ucunu kirmen çubuğu üzerindeki çentiğe yerleştirir ve kolay sökülebilecek bir düğüm atar. Ayakta dururken veya bir yerde otururken bir eliyle ipi havaya kaldırır, diğer eliyle kirmeni sağdan sola doğru çevirir. Kirmen havada dönerken, eğiren kişi yünü incelterek bırakır. Havada kıvrılan ip, kirmenin kanatları üzerine çapraz bir şekilde sarılır. Kanatlar üzerinde yumak haline gelen ip, kirmenin eksenini oluşturan çubuk üzerinden aşağıya indirilir. Kanatlar birbirinden ayrıldığında ip, yumak halinde alınır.

Geçmişin bu önemli aracı, sadece bir el becerisi değil, aynı zamanda bir kültür ve yaşam biçimi olarak da büyük bir anlam taşır. Kirmen, köy yaşamının ve kadın emeğinin simgelerinden biri olarak, unutulmuş olsa da hatırlamaya değer bir kültürel mirastır.