Türkmenlerde, oğullarının yaşı 18 veya 20'ye yaklaşan aileler, oğullarını evlendirme konusunda bir gayret içerisine girerler. Geleneksel olarak Türkmenlerde evlilik yaşı genellikle 20 yaşın altındadır. Geçmişte bu oran oldukça yüksekken, günümüzde bu oran azalmaya başlamıştır.

Oğulları 18-20 yaşına yaklaşan bir aile, oğlunun evlilik çağına geldiğini düşünerek, oğlunun rızasını alarak kız aramaya başlardı. Bu kız arama süreci oldukça ciddi ve gizli bir biçimde yürütülürdü. Geçmişte akraba evliliği yaygın olduğundan, kız arama süreci genellikle aile çevresinde başlardı. Eğer akraba dışından bir kız aranıyorsa, aileden birkaç kadın, kızın bulunduğu eve ziyaret yapardı. Bu ziyaret sırasında kızın güzelliği, terbiyesi ve vücut sağlığına alıcı gözle bakılırdı. Bu ziyaret, sıradan bir ziyaretmiş gibi gösterilirdi. Aile, kızın uygun olduğuna karar verirse, dünürcülük sürecine geçilirdi.

Dünürcülüğe, eğer hayattaysa evin büyüğü olan dede veya ebe, anne ve baba ile birlikte katılırdı. Bu süreç, kız evinden olumlu yanıt alınıncaya kadar gizli tutulurdu ve aile dışındaki kimse bu süreçten haberdar edilmezdi.

Kız evi, olumlu yaklaştığı durumda, akrabalarının görüşünü almak için oğlan evinden süre isterdi. Akrabalarından olumlu görüş alan kız evi, oğlan evinin tekrar dünürcü gelmesiyle kızın sözünü verirdi. Söz alma sürecinde genellikle oğlan evinin en büyüğü, "Allah'ın emri, Peygamber'in kavli ile kızınızı oğlumuza istemeye geldik" diyerek dünürlük ederdi. Kızın sözü alındıktan sonra, aileler arasında ufak bir ağız tadı yapılırdı.

Geçmişte, söz alınacak kızı damat adayının, damat adayını da kızın görme şansı yoktu. Bu süreç, tamamen ailelerin onayıyla ilerlerdi. Kız ve oğlan, evleninceye kadar birbirlerini görmezlerdi. Kız, oğlan evine gelin olarak geldiğinde ve gelin yüzü açılıncaya kadar bu durum devam ederdi. Bu evlilik sürecinde ailelerin otoritesi en üst seviyedeydi.

Kızın sözü alındıktan sonra, dünür olan aileler arasında bir nevi akrabalık bağı kurulmuş olurdu. Oğlan evi, düğün olana kadar defalarca kız evine ufak tefek hediyeler ve çerezlerle ziyaret ederdi. Oğlan ve kız evleri arasında kalın parası konuşulur, ardından şerbet, yağlık ve düğün günü kararlaştırılırdı. Şerbet, tatlılık anlamına gelirken, yağlık bir nevi nişan olarak kabul edilirdi. Oğlan evi, kız evine birkaç kez daha ziyarette bulunur, ardından şerbet içilir, yağlık ve bayrak dikilerek düğün yapılırdı. Düğün sonrasında yapılan duvak açma ve bey bozma törenlerinin yanı sıra, gelin kızın akrabalara el suyu dökmesiyle evlilik süreci tamamlanır ve yeni bir aile kurulmuş olurdu.